siyaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
siyaset etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ocak 2014 Salı

Siyaset-Cemaat Kavgalarının Galibi Hep Siyaset Kurumu Olmuştur

CEM'AATİN,  İÇ YÜZÜ !..
Esnaf hizmetleri imamlığından, Makedonya temsilciliğine, yurtlardan, gazete yazarlığına kadar cemaatin, her kademesinde görev alan, Selim Çoraklı SABAH'a konuştu. Cemaatin, paralel yapıya dönüştüğünü anlatan, Çoraklı "Her birimin, kendi içinde bir imamı bulunuyor" dedi

Zaman, Gazetesi yazarlığından, Makedonya temsilciğine Cemaat imamlığından, öğrenci yurtlarına kadar Cemaatin, her kademesinde görev alan, Selim Çoraklı 1999 yılında Gülen, Cemaati ile yollarını ayırdı. İtirazlarını bir mektupla Fethullah Gülen'e bildirerek 15 yıllık sessizliğe bürünen, Selim Çoraklı suskunluğunu SABAH'a bozdu. Selim Çoraklı ile Gülen, Cemaati'ni paralel devlet yapısını ve 17 Aralık darbesini konuştuk. 

12 Eylül mağdurlarından, biri olan, Selim Çoraklı 1980'li yılların, sonlarında Fethullah Gülen, Cemaati ile tanıştı. Sızıntı ve Yeni Ümit Dergisi ve Zaman, Gazetesi yazarlığından, Üniversite sorumluluğuna Esnaf hizmetleri imamlığından, Makedonya Zaman, gazetesi temsilciliğine kadar Gülen, Cemaati'nin, bir çok kademesinde üst düzey görev yaptı. 
28 Şubat 1997 yılında yaşanan, postmodern, darbe sürecinde Gülen, Cemaati'nin, yaşadığı hızlı değişimden, rahatsız olarak 40 maddeden, oluşan, itirazlarını Fethullah Gülen'e ulaştırmış. Bütün, girişimlerine rağmen, Gülen, Cemaati'ndeki hızlı değişimin, önüne geçemeyeceğini anlayınca yollarını ayırmaya karar vermiş. 
Cemaatin, eğitim gönüllülerinin, ve samimi dava arkadaşlarının, zarar görmemesi ve bir "itirafçı" gibi anılmamak için, 15 yıl boyunca susmuş. 17 Aralık darbesinden, sonra eski dava arkadaşlarına son, bir çağrıda bulunmak için, konuşmaya karar vermiş. 
Yaşadığı bütün, duygusal kopuşlara gördüğü hatalara uğradığı haksızlıklara rağmen, yine de Fethullah Gülen, ve cemaati hakkında kelimelerini dikkatli seçiyor. Bütün, yanlışlarına rağmen, hizmetin, samimi gönüllülerinin, zarar görmeden, yoluna devam etmesi gerektiğini düşünüyor. 
İlk kez kamuoyunun, karşısına çıkan, Selim Çoraklı ile hizmet hareketinde yaşanan, kırılmaları paralel devlet örgütlenmesini Cemaat medyasını ve bu siyasi türbülanstan, çıkış yollarını konuştuk. 

SIZINTI YENİ ÜMİT VE ZAMAN'DA YAZILAR YAZDIM
-Selim bey Gülen, Cemaati ile nasıl tanıştınız?
- Fethullah Gülen, ismini 1980 öncesinde de biliyor olmama rağmen, cemaatle fiili olarak 1983 yılında tanıdım. 1986 yılında yazdığım bir yazıdan, dolayı Risale-i Nur propagandası yaptığım gerekçesiyle 163. Maddeye muhalefetten, İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından, 4 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılmıştım. 7,5 ay cezaevinde kaldıktan, sonra tahliye edildim. Yargıtay cezamı onadıktan, sonra kaçak duruma düştüm. O dönemde Fethullah Gülen'e gidip ne yapalım diye sorulduğunda; "Teslim olma yakalanırsan, kaderdir der yatarsın" demişti. 
O dönemde kaçak gezdiğim için, Cemal Doğan, ismini kullandım. Bu dönemde Cemaat bünyesinde İzmir'de Sızıntı Dergisi ve Yeni Ümit Dergisi'nde görev yaptım. Zaman'a yazılar gönderdim. Ayrıca üniversite hizmetinde bölge hizmetlerinde ve öğrenci yetiştiren, kurumlarda görev yaptım. Hizmetin, her kademesinde görev aldım diyebilirim. 

-Zaman, Gazetesi'ne geçişiniz nasıl oldu?
Cemaat 1988 yılında Zaman, Gazetesi'ni devralınca ben, de Zaman'da yazmaya başladım. Rahmetli Özal döneminde 163.madde kaldırılınca benim cezam da kalkmış oldu. Artık Cemal Doğan, değil Selim Çoraklı ismini kullanmaya başladım. 1992 yılında Zaman, gazetesinin, merkezine tayinim çıktı ve araştırma sayfası sorumluluğu yazarlık vb. görevler yaptım. 

-Makedonya maceranız nasıl başladı?
1992 yılında Cemaatin, yurtdışı açılımları başlamıştı. 1993 yılında bana "Makedonya'da Zaman, Gazetesi'ni çıkarmayı düşünüyoruz gider misin?" dediler. O dönemdeki Cemaat terbiyesi gereği gitmemek gibi bir söz konusu değildi. Elbette giderim dedim ve evlendiğim gün, hanımımı aldım ve Zaman, gazetesi Temsilcisi olarak Makedonya'ya gittim. Makedonya'da Makedonca ve Türkçe Zaman, Gazetesi'ni çıkardım. O yıllarda da Türkiye'deki Zaman'da "Diyar-ı Üsküp'ten" isimli köşe yazıları yazdım.

28 ŞUBAT SÜRECİNDEn, SONRA CEMAATTEn, AYRILMAYA KARAR VERDİM
-Bu kadar kendinizi hizmete adamışken, Cemaat'ten, ayrılmaya nasıl karar verdiniz? Bu kararı almanız zor oldu mu?
- 1997 yılında 28 Şubat süreci ile Gülen, Cemaati'nde hızlı bir değişim yaşanmaya başlandı. İslami bazı konularda tavizler veriliyordu. Özellikle kızlarımızın, başörtüsü konusunda duyarsız davranılıyordu. Bunun, için, Gülen'in, ve Cemaatin, yanlış tavırları ile ilgili eleştirilerimi açık olarak ortaya koymaya çalıştım. 1997 yılında "Sansürsüz Yazılar" isimli kitabım yayınlandı. O kitapta Zaman, Gazetesi'nde sansürlenen, yazılarım vardı. Ayrıntısına girmem çok uzun, vaktimizi alır. O dönemde bazı şeyleri görmüş olmam nedeniyle Cemaatten, ayrılmaya karar verdim diyebilirim özetle... 1999 yılının, 21 Şubat'ında çalıştığım Zaman, Gazetesi'nden, fiili olarak ayrıldım. Yıllarımı verdiğim bir hareketten, ayrılmak elbette benim için, kolay olmadı ama bu ilkelerim açısından, bu kararı almak zorundaydım. Pişman, da değilim. 

CEMAATİn, %95'İ TEMİZ İNSANLAR DİĞER %5'İ İSE ANADOLU İNSANINI BAŞKA YERLERE PAZARLIYOR!
- Cemaatteki eski arkadaşlarınız dostlarınız talebeleriniz hakkında bugün, ne düşünüyorsunuz?
- Şunu açıkça söyleyebilirim. Cemaatin, % 95'i gerçekten, güzel insanlar. Yani sokaktaki insanlarla karşılaştırıldığında eli ayağı öpülecek insanlar. İslam için, bir şeyler yapmak gayretinde olan, insanlar. Fakat ne yazık ki % 95'i yöneten, % 5'lik kesimde aynı ihlâsı ve samimiyeti görmek mümkün, değil. Hizmetle ilgisi olmayan, bu işin, çilesini çekmemiş insanlar hizmet adına karar veriyor kalem oynatıyor fitne yayıyor siyasete yön, vermeye polis-yargı darbeleri yapmaya çalışıyor. Gerçekten, Anadolu insanının, samimiyetini başka yerlere pazarlayacak derecede oyunlar oynanıyor. 

POLİS VE ASKER HİZMETLERİNDE HÜCRE TİPİ YAPILANMA VAR
-Son, üç aydır "Paralel Devlet" ya da "Paralel Yapı" gibi yeni bir kavram ile tanıştık. Nedir bu paralel yapı? Siz böyle bir yapının, varlığına inanıyor musunuz?
- Hukuk sistemi dışındaki her türlü yapıyı "Paralel yapı" olarak kabul edebiliriz. Siyasetin, riskini almadan, siyasete devlet yönetimine yön, vermeye çalışmak yargıya polise bürokrasiye hakim olmaya çalışmak bu paralel yapının, alametidir. 
Cemaatin, yapısına gelince inkâr etseler de paralel bir yapılanma var. En, tepede Fethullah Gülen, onun, altında ülke imamları şehir imamları ilçe imamları ve benimde 33 yaşıma kadar yaşadığım dersane (Işık evler) imamları vardır. 
Cemaatin, bu tür yapılanması olunca ister istemez her birim kendi arasında teşkilatlanmaya başladı. Üniversiteler kendi aralarında liseler kendi aralarında askeri hizmetler polis hizmetleri adliye hizmetleri bunların, her biri hizmet kendi içerisinde birimleşmeye başladı. 

-Polis ve yargıda da durum aynı mı?
- O dönemlerde yapılanma şöyleydi; Her birim kendi içerisinde bir imamı var. Mesela diyelim ki polis kolejleri var polis okulları var. Özellikle polis ve askeri hizmetlerde biraz hücre tipi yapılanma vardı. Zaten, 1986 yılında bir gazete Gülen, Cemaati ile ilgili manşetler atmıştı. O dönemde cemaat ciddi bir darbe yemişti. Ondan, sonra daha ciddi bir hücre tipi yapılanmaya yönelim oldu. Yani bir hücre yakalanırsa öbür hücrenin, haberi olmasın, anlamında. Cemaate mensup bir eleman, bir askerle ya da bir polisle ilgileniyordu. Bilemedin, 2 polisle 3 polisle ilgileniyor ve aynı evi kullanmıyorlar özellikle esnaf evleri kullanılıyor

PARALEL YAPINIn, KONTROLDEn, ÇIKACAĞINI GÜLEN'E SÖYLEDİM
-Bu yapının, ilerleyen, yıllarda kontrolden, çıktığını düşünüyor musunuz?
Bana göre Gülen, Amerika'da kalmakla cemaatin, yönetimini bir kısmını kaybetti. Kontrolü kaybettiği için, Cemaat içindeki "Derin, Damar" farklı gruplar oluşturdu. Bu farklı birimler zaman, içerisinde büyüdü. Mesela ben, 1996 yılında 40 maddeden, oluşan, "Cemaatin, kırılma noktaları" diye bir rapor hazırlayıp Fethullah Gülen, ve Cemaatin, ileri gelenlerine göndermiştim. Bu raporda cemaat içindeki gruplaşmaların, birbirini dinlemediklerinden, veya o yapıların, başındakilerin, enaniyetlerinin, kuvvetlenmesinden, dolayı ileride büyük problemler yaşayacağını söylüyordum. Nitekim de öyle oldu. O dönemlerdeki gruplaşmalar derin, yapılara dönüştü.

FETHULLAH GÜLEn, ŞERİK KABUL ETMEZ!
- Kemalettin, Özdemir'in, Gülen, Cemaati'nden, ayrılmasını da böylemi değerlendirmek gerekir?
- Kemalettin, Özdemir meselesi daha farklı. Kemalettin, Özdemir Cemaat içinde derin, bir yapı kurmadı. Sadece Fethullah Gülen'in, otoritesine baş kaldırdı. 
Kemalettin, Özdemir polis hizmetlerinin, uzun, yıllar imamlığını yaptı. Diyebilirim ki polis hizmetleri onun, vesilesiyle bu durumlara geldi. Kendisi hadis profesörüdür. "Biz de hocayız" deyince problemler de başladı. Fethullah Gülen, kesinlikle şerik kabul etmez. Yani imamsa ölene kadar imamdır. Bu aslında Fethullah Gülen'in, liderliğinden, kaynaklanıyor. Karizmatik liderler 1 değer ifade ediyorsa diğerleri sol tarafta hep sıfırdır. Bütün, cemaatler için, bu durum böyledir. Bu sıfırlardan, bazıları böyle zaman, içerisinde başkaldırabiliyorlar. 

GÜLEN'İn, İLK TALEBESİ LATİF ERDOĞAN'A BİLE SALDIRIYORLAR
-Başkaldıran, ilk ve tek isim Kemalettin, Özdemir miydi?
- Hayır. Cemaat içerisinde kendisine güvenen, isimler zaman, içerisinde başkaldırmaya başladı. Gülen'in, dost bildikleri en, yakınındakiler bu süreç içerisinde hizmeti terk etti. İlk başkaldıran, isim ise Gülen'in, ilk talebelerinden, Latif Erdoğan'dır. Hizmetin, her kademesinde her aşamasında görev yapan, Latif Erdoğan, bugün, tamamıyla Cemaat'ten, ayrıdır. Uzun, zamandır Akit Gazetesi'nde yazılar yazıyor. Hatta Gülen, Cemaati'ni eleştiren, röportajları da yayınlandı aynı gazetede. Zaman, Gazetesi şimdi Fethullah Gülen'in, ilk talebesi olan, ve hizmetin, bütün, kahrını çekmiş Latif Erdoğan'a saldırıyor. Hem de Latif Erdoğan'ın, ailesini kullanarak yapıyor bunu… Ne diyebilirim çok yazık!

KEMALETTİn, ÖZDEMİR GÜLEN'İn, GÜÇ HASTALIĞI YÜZÜNDEn, BAŞKALDIRDI
-Kemalettin, Özdemir'in, Cemaat'ten, kopuşu nasıl gerçekleşti. 
- Kemalettin, Özdemir'in, polis hizmetlerinin, içerisinde otoritesi artınca "zararlı olabilir" endişesiyle o görevden, alıp Afrika'ya imam olarak gönderdiler. Afrika'daki hizmetlerin, ciddi biçimde ivme kazanmasına büyümesine vesile oldu. 
Fakat dediğim gibi otoriter liderlerde her zaman, paranoya ve şüphecilik vardır. En, yakın, arkadaşlarının, kendilerine tuzak kurduğunu düşünürler. Ben, Gülen'de bu tür şüpheciliğin, varlığını 1994'te görmüştüm. "Fethullah Gülen, güç ve iktidar hastalığına yakalandı" demiştim o dönemde…
Gülen'in, otoriter kişiliği ister istemez kendisinin, iktidarını sarsma ihtimali olan, insanların, önünü kesti. Kemalettin, Özdemir olayı tamamıyla böyle bir olaydır. Cemaat de zaten, bunu kendi basın, yayın, organlarında yazdı. Bu sürecin, sonunda abi dedikleri Kemalettin, Özdemir hain, ilan, edildi. Hakkında bir sürü düzmece şeyler yayınlandı. Kemalettin, Özdemir Bediüzzaman, Said Nursi'nin, talebelerinden, Said Özdemir abinin, oğludur ve tanıdığım kadarıyla takva sahibi biridir. Yanında kadından, kızdan, bahsedince yüzü kızarır. Onun, bile bu tarz görüntülerini yayınladılar. Bu derin, yapı demek ki bu kadar çirkinleşebiliyor. Bir yapı kendi yetiştirdikleri değerleri yemeye başlarsa o yapı yıkılışa doğru gidiyor demektir. 

HANEFİ AVCI CEMAAT İÇİ ÇATIŞMANIn, KURBANI OLDU
-Hanefi Avcı da bu yapının, özellikle emniyet istihbarat da güçlenmesini sağlayan, isim olarak bilinir. Ancak Hanefi Avcı'nın, sonraki yıllarda Cemaat ile yolları ayrıldı. Kitap yazdı ve hapse girdi. Hanefi Avcı meselesini nereye bağlıyorsunuz?
- Hanefi Avcı cemaatin, polis içerisinde ve özellikle istihbarat ve teknik takip bölümlerinde kadrolaşmasının, baş temsilcisidir ki zaten, bunu kendisi de itiraf ediyor. Ben, olayların, buralara geleceğini yazmıştım. Hanefi Avcı'nın, tutuklandığı günlerde "Hanefi Avcı Cemaat içi çatışmanın, kurbanı mı oldu" diye bir yazı yazmıştım. Polis içerisindeki yapılanmanın, ileride kontrolden, çıkacağını AK Parti ile problemlerin, çıkmasına neden, olacağının, altını çizmiştim. Hanefi Avcı Cemaatin, polis hizmetlerindeki çatışmanın, maalesef kurbanı oldu . Bence kesinlikle yeniden, yargılanmalı ve en, kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmalı. Bir gün, bile içeride kalması Hanefi Avcı'ya haksızlık olur.

GÜLEN'İ YILLAR ÖNCE DERİn, YAPI KONUSUNDA UYARDIM
-Peki Cemaat içindeki bu derin, damar sayı ve etki olarak çok güçlü mü?
- Önce şunu söyleyeyim. Bu derin, damar polisin, içinde de olabilir yargının, ve medyanın, içinde de olabilir. Derin, damar operasyonlarına 1996 yılında başladı. Ben, Fethullah Gülen'e yazdığım "Cemaatin, Kırılma Noktaları" raporunda bunları yazdım. Cemaat'teki MİT operasyonları bu maddelerden, bir tanesidir. Rahmetli Muhsin, Yazıcıoğlu "Bizim tarla çoktan, sürülmüştü" demişti ya. Fethullah Gülen'in, tarlasını 1980'li yıllarda sürmeye başlamışlardı. Şimdi yaşadıklarımız işte bu Cemaat içindeki derin, yapının, operasyonlarıdır. 

CEMAATİn, DERİn, YAPISI FETHULLAH GÜLEN'İ MANİPULE EDİYOR 
-Bu derin, yapı Fethullah Gülen'i de yanlış mı yönlendiriyor?
- Şöyle söyleyeyim. Her şey dershanelerin, kapatılması girişi ile başladı deniliyor ya. Aslında dershanelerin, kapatılma meselesi AK Parti'nin, kuruluş tüzüğünde var. 
Başbakan, "dershaneleri kapatacağım" dediğinde Fethullah Gülen'e bilgiler çok farklı gitti. 28 Şubat sürecinde de 5. kata böyle farklı farklı bilgiler gelirdi. Bir korku atmosferi oluşturulurdu. Bugün, de aynısı yapıldı. Gülen'i tahrik ederek iktidar ile savaşın, fitilini ateşlediler. 
"Dershaneler namusumuzdur" diyen, Cemaat yazarlarının, sosyal medya kahramanlarının, TV yorumcularının, bugün, dershaneleri ağzına almaması size normal geliyor mu? Hani dershaneler meselesi çok önemliydi? İktidarı bitirmeye karar vermiş bu derin, yapı dersaneler meselesini bir sos bir malzeme bir enstruman, gibi kullandı. 

17 ARALIK OPERASYONUNUn, HEDEFİ ERDOĞAN'DIR
-17 Aralık operasyonunun, arkasında Cemaat olmadığını söyleyen, Cemaat yazarları da var. Bu konuda siz ne söylemek istersiniz?
- Birer birer isimlerini söyleyerek insanları zor durumda bırakmak istemiyorum. Ancak şunu açık biçimde söyleyebilirim. 17 Aralık çok açık bir şekilde bu paralel yapının, operasyonudur. Aynı cemaat yazarları "Cemaatin, savcıları polisleri olmasa Ergenekon, ve Balyoz davaları olmazdı" diye açık açık yazıyor. O savcılarla bu savcılar aynı değil mi? Ergenekon, davasını Cemaatin, savcıları açtı deyip 17 Aralık operasyonu ile bizim alakamız yok demek nasıl oluyor? Kamuoyunu aptal yerine koyuyorlar bari bize yapmasınlar. Madem bu savcıların, ve polislerin, sizinle alakası yok neden, görevden, alındıklarında arkasından, ağıt yakıyorsunuz beddua seansları yapıyorsunuz?
Bir de soru sorayım bu arkadaşlara: Dershanelerin, kapanması gündeme gelmeseydi AK Parti iktidarı size sınırsız imkan, sunmaya devam etseydi 17 Aralık operasyonu olur muydu? Türkiye'de buna "Evet olurdu" diyecek tek bir insan, var mıdır merak ediyorum. Gerçekler bu kadar açık şekilde ortada iken, hala ekrana çıkıp "bizim 17 Aralık operasyonu ile 7 Şubat MİT operasyonu ile alakamız yok" demeleri ikiyüzlülükten, ve samimiyetsizlikten, başka bir şey değildir. 
Benim AK Parti iktidarına özellikle İslami noktalarda birçok eleştirilerim var ama şunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim. 17 Aralık operasyonu çok açık bir şekilde Başbakan, Erdoğan'ı hedef almış ve ülkeyi büyük zararlara uğratmıştır.

İNFİAL OLACAĞINI BİLE BİLE BEDDUA VİDEOSUNU YAYINLADILAR
-Beddua konusuna gelelim. Fethullah Gülen, beddua ederek kamuoyu desteğini kaybetti. Bu çıkışı neden, yaptı?
- İnanın, bunu ben, de merak ediyorum. Cemaatteki arkadaşlar beddua videosu yayınlandıktan, sonra beni arayıp "Hoca efendi cinnet mi geçirdi" diye soruyorlar. Cemaatin, üst düzeyindeki insanlar bile Gülen'in, beddua çıkışına bir anlam veremiyor. 
Benim cevabını veremediğim başka bir soru var. Diyelim ki Fethullah Gülen, değişik bir ruh hali içerisinde bedduayı etti. Peki o videoyu herkul.org sitesinde yayınlananlara cemaat medyasında köpürtenlere ne demeli? Onlar bunun, kamuoyunda infiale neden, olacağını tahmin, edemediler mi? Hiç mi aklı çalışan, bir insan, yok içlerinde? Ben, onları da çok masum görmüyorum. 

İSRAİL'E ÇEVİK BİR'E SUSAn, GÜLEn, MÜSLÜMAn, BAŞBAKAN'A NEDEn, SALDIRIYOR?
-Telefon, görüşmelerinden, ve beddua çıkışından, Fethullah Gülen'in, Erdoğan'a çok öfkeli olduğunu görüyoruz. Sizce bu öfkenin, sebebi nedir?
- Mavi Marmara olayında İsrail gibi bir terör devletini katil bir devleti otorite sayan, Gülen, neden, Müslüman, bir Başbakan'ı otorite olarak kabul etmiyor? 
28 Şubat döneminde Çevik Bir'e "Şerefli General gel bizim okullarımızı şereflendir okulları sana devredelim" diyen, Gülen, Başbakan'a neden, aynı sözü söylemedi? Gülen, "Sayın, Başbakanım aynı kıbleye yöneliyoruz Allah'ımız Peygamberimiz bir dershaneler sana kurban, olsun" deseydi belki dershaneler de kapanmazdı tasfiyeler de yaşanmazdı itibar kaybına da uğramazdı. Peki bunu neden, yapmadı? Çünkü cemaatin, içindeki derin, damar Gülen'i manipule etti. Cemaatin, AK Parti iktidarını devirecek güçte olduğunu Gülen'e inandırdılar. Gülen, de büyük bir risk alarak iktidara saldırdı ve bu operasyon, her açıdan, başarısız oldu.
FETHULLAH GÜLEn, KANDIRILDIĞINI ANLADI O YÜZDEn, SUSUYOR
-Peki Fethullah Gülen, yanlış yaptığını anlamış mıdır?
Bence anladı. Beddua videosu sanırım 22 Aralık'ta yayınlanmıştı. 22 Aralık'tan, yana herkul.org sitesinde yeni çekilmiş tek bir videosu yayınlanmadı. Fethullah Gülen, yanlış yönlendirildiğini anladı. Biraz da çaresiz olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, susuyor. Şu an, ellerindeki son, mermileri de atıyorlar ama siyasi üstünlük iktidarın, artık eline geçti. Cemaatin, sokakta bir itibarı kalmadı. Yeminli AK Parti düşmanları bile polis-yargı darbesinden, Cemaati sorumlu tutuyor. 40 yıllık hizmeti operasyoncuların, elinde oyuncak yaptılar yazık ettiler…

GÜLEn, "ZAMAn, YAZARLARINIn, YÜZÜNDE NUR KALMAMIŞ" DEDİ
-Fethullah Gülen, susuyor ama Cemaat medyası tartışmayı tırmandırmaya devam ediyor. Tansiyon, düşecek gibi görünmüyor. 
- Eviniz camdansa başkalarının, evine taş atmayacaksınız. Bu Gülen'in, çok kullandığı bir sözdür. Size bir örnek vereyim. Zaman, Gazetesi Fethullah Gülen'in, bir konuşmasını sürmanşetten, veriyor: "İncinsek de incitmeyeceğiz." Sayfaları çeviriyorsunuz başta Genel Yayın, Yönetmeni olmak üzere bütün, zaman, yazarları "Firavun, Yezid hırsız" diyerek Başbakan'a saldırıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Size bir şey söyleyeyim. 1990'lı yıllarda Fethullah Gülen, Zaman, Gazetesi'ni ziyarete gelmişti. Çıkıştı benim de içinde bulunduğum Zaman, çalışan, ve yazarlarını kastederek "Hiçbirinin, yüzünde nur kalmamış" demişti. Bu söz bugünkü manzarayı anlatma bakımından, çok önemlidir. 

SİYASETE SAVAŞ İLAN, ETMEK İSKENDERPAŞA CEMAATİ'NİN, SONUNU GETİRDİ
-Peki sizce bu Cemaat-AK Parti kavgasını kim kazanır? Şu an, için, bir hasar tespit raporu alma imkânımız olmadı ama sizce en, büyük hasarı kim almıştır?
- Bakın, 1980'li yıllarda İskenderpaşa Cemaati vardı. Televizyonu gazetesi okulları yurtları radyosu hastanesi yayınevleri dernekleri vakıfları turizm şirketleri inşaat ve otomotiv kuruluşları vardı. İslam Dergisi diye bir güzel bir dergi çıkarıyorlardı ve bu dergi 100 binden, fazla satıyordu. Bu cemaat için, "Görünmeyen, Üniversite" kitapları yazıldı. Bürokraside İskenderpaşa Cemaati kökenli olmak bir ayrıcalıktı. Bu cemaat bir gün, Milli Görüş lideri merhum Erbakan, ile kavgaya tutuştu. Partiden, kimin, dediği olacak kavgası büyüdü. Sonuçta bu kavgada siyaset kazandı. O koca cemaat bugün, ikiye ayrılıp adeta yok oldu gitti. Milli Görüş geleneğinden, gelen, AK Parti ise bugün, hala iktidarda. Siyaset-Cemaat kavgalarının, galibi hep siyaset kurumu olmuştur. Bugün, de öyle olacak. Cemaat bunu anlamalı ve "zararın, neresinden, dönersek kardır" diyerek bu kavgayı bitirmeli.

BBP'Lİ DESTİCİ VE SP'Lİ KAMALAK GEÇMİŞİ ÇABUK UNUTUYOR!
-BBP Lideri Destici ve SP Lideri Kamalak'tan, cemaate destek mesajları verdiklerini medyadan, takip etmişsinizdir. Bu iki siyasi hareketi de yakından, tanıyan, biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
- BBP boşuna cemaate yanaşıyor oy alırım diye. Cemaat gaz verir ama menfaati yoksa asla oy vermez. Büyük Birlik Partisi'nin, eski Genel Başkanı Yalçın, Topçu "Merhum Yazıcıoğlu bugün, hayatta olsa vesayetin, değil siyasetin, yanında olurdu" diyerek son, noktayı koydu. Bence de Yazıcıoğlu siyasete yapılan, operasyonların, karşısında olurdu.
Saadet Lideri Kamalak'a gelince. Kendisine sadece 28 Şubat döneminde Gülen'in, merhum Erbakan, için, "Beceremediniz artık gidin" dediğini "Erbakan'a hiç kanım ısınmadı" şeklindeki sözlerini hatırlatıyorum. Saadet Partililerin, 28 Şubat manşetlerine bir göz atmalarında fayda var. Menfaatçi davranmasınlar. Geçmişi çabuk unutuyorlar. 

PEYGAMBERİMİZİ BİLE KULLANIYORLAR ASIL BU GAYRETULLAH'A DOKUNUR!
-Fethullah Gülen, ve Cemaatin, ileri gelenlerine ait olduğu iddia edilen, bazı ses kayıtları düştü internete. Bunları dinleme imkanınız oldu mu?
- Evet maalesef dinledim. Hizmet hareketinin, bu kadar siyasetin, içine batmış olmasını bu kadar dünyeviyeşmesini üzülerek izliyorum. Anadolu sermayesine karşı İstanbul sermayesinin, desteklenmesi Ümmetin, değil batının, ABD'nin, İsrail'in, çıkarlarının, savunuluyor olması anlaşılır gibi değil. Bunları yaparken, Hz. Peygamberin, de bu işe alet edilmesi gerçekten, çok üzücü. Rüyalarla hizmete motive etmeye çalışıyorlar. İşte bu Gayretullah'a dokunur! Hizmetin, samimi ihlâslı insanlarına büyük haksızlık yapılıyor. Umarım bu insanlar da en, kısa zamanda gerçeği görür. 

FETHULLAH GÜLEN, İSTERSE BU KAVGAYI BİTİRİR
-Sizce kavga nasıl biter?
- Bu kavganın, bitişi Gülen'in, iki dudağının, arasında. Dirayet gösterirse bir açıklama yaparak kavgayı bitirebilir. Eğer bu kavganın, Gülen'i de aşan, uluslararası bir boyutu yoksa Gülen, bunu yapabilir. Bence hizmet bundan, sonra da ilkeli bir şekilde insan, yetiştirmeye devam etmeli. Diğer gönüllü kuruluşlar gibi onların, birey olduğunu kabul etmeli. O eğitim kurumlarından, çıktıktan, sonra o insanların, peşini bırakmalı. O insanları paralel yapının, kadrolu bir elemanı olarak görmekten, vazgeçmeli. Hem Cemaate hem de bu insanlara zarar veriyorlar. Türkiye'deki hiçbir iktidar artık bu paralel yapının, büyümesine bürokrasiyi ele geçirmesine izin, vermez. 

4 Ocak 2014 Cumartesi

Ülkemize Yapılan Komplonın Timsah Göz Yaşlarında İranın Karşı Operasyonu

İranlı Zencani 


Ülkemize  Yapılan Komplonın Timsah Göz Yaşlarında İranın Karşı Operasyonu Beceriksizi Bitir ve İran' Hakkında Din ve Siyaset Para İlginç Bir Analiz Yine üstüne basa basa söylüyorum Özellikle ülkemize yapılan komplonın Timsah göz yaşlarında İranın karşı Operasyonu, beceriksizi bitir.Gelişmelerde İRAN İşin Neresinde Dedirtmekte,İran' Hakkında Din ve Siyaset Para İlginç Bir Analiz 

Hasan Ruhani’nin İran’da iş başına gelmesinden sonra Zencani dosyası açıldı. Zencani’nin üzerine gidildiği günlerde Türkiye’de rüşvet yolsuzluk operasyonu başladı. İşte bugünlerde Zencani’nin ismi Türk medyasında duyulmaya başladı. Büyük ihtimalle rüşvet yolsuzluk operasyonu iddiasında birinci sırada bulunan Reza Zarrab, Zencani’nin kullandığı kişilerden sadece birisidir. Her ne kadar Zencani, Zarrab’ı tanımadığını, onunla çalışmadığını hatta Zarrab’ın hangi sahada çalıştığını bilmediğini iddia etse de bu gülünçtür. Zira Zencani’nin kendi holdingi Sorinet Group’un kurumsal web sitesinde, Türk halkına gönderdiği mesajda dünya piyasasında altın işinde bulunduğunu beyan etmiştir. Reza Zarrab’ı tanımaması mümkün değildir.
Zencani, 39 yaşında, İranlı zengin genç bir iş adamı. Sahibi olduğu Sorinet Group holding bünyesinde 65 şirket bulundurmakla birkikte  Türkiye, İran, Dubai, Endonezya, Malezya, TACİKİSTAN’da faaliyet göstermektedir. Türkiye’de Reza Zarrab’ın gözaltına alınmasından sonra patronu olduğu iddia edilen Zencani de İran’da gözaltına alındı. Gözaltına alınma sebebi; TACİKİSTAN Merkez Bankası üzerinden İran Petrol Bakanlığı’na 2 milyar Euro’luk sahte senet göndermiş olmasıydı. Türkiye gibi TACİKİSTAN’ın da gündeme gelmesi elbette tesadüfi değil. Zira TACİKİSTAN’ın çalışkan, gayretli cumhurbaşkanı İmam ali Rahman, İran’ın hazzetmediği liderlerden birisidir. Çünkü ülkesinde İran’ın siyasi, politik, kültürel, iktisadi nüfuzuna izin vermemektedir. İran, şimdi TACİKİSTAN halkı nezdinde onu yıpratmak istemektedir.

Karşı kalemleri savcıların avukatlarını bir dinliyelim bakalım analizleri yine nereye sürükler. Hani şeytan ayrıntıda gizlidir. 

Yolsuzluk, rüşvet operasyonunun baş aktörleri İranlılar, acem oyunlarıyla Sünni İslamı, onun liderlerini bitirmeye çalışıyor. Türkiye, yolsuzluk rüşvet operasyonu  Reza Zerrab, onun etkili kişilere dağıttığı rüşveti belgeleriyle görme fırsatı buldu. İran 'a ait kara parayı aklamak amacıyla kurulan düzende yollar İranlı Zencani isimli kişiye çıktı. İşin ilginç yanı bu kişi aynı anda İran'da tutuklanarak cezaevine konuldu. İran Devletinin Zencani'yi hem parasını aklamak için kullandığı, hem de hapse attığı bugünleri anlamak için İran'ın akıl almaz acem siyasetini de bilmek gerekiyor. İşte araştırmacı yazar Ali Rıza Gafuri'nin kaleminden acem oyunu...

Zencani, 39 yaşında, İranlı zengin genç bir iş adamı. Sahibi olduğu Sorinet Group holding bünyesinde 65 şirket bulundurmakla birlikte  Türkiye, İran, Dubai, Endonezya, Malezya TACİKİSTAN’da faaliyet göstermektedir. Bu şirketlerin cirosu yıllık yaklaşık olarak 18 milyar dolardır. Zencani, üç yıl öncesine kadar tanınmıyordu. Amerika Avrupa Birliği, kara para aklama İran aleyhine konulan ekonomik ambargoyu delmesinden dolayı ismini kara listeye aldı Zencani böylece tanındı. Bu genç iş adamının şahsi serveti yaklaşık 15 milyar dolar bu servetin kaynağı belli değil.

Türkiye’de Reza Zarrab’ın gözaltına alınmasından sonra patronu olduğu iddia edilen Zencani de İran’da gözaltına alındı. Gözaltına alınma sebebi; TACİKİSTAN Merkez Bankası üzerinden İran Petrol Bakanlığı’na 2 milyar Euro’luk sahte senet göndermiş olmasıydı. Şu günlerde İran medyasında TACİKİSTAN Cumhurbaşkanı İmam ali Rahman’ın Zencani’den rüşvet aldığı TACİKİSTAN Merkez Bankası’na yukarıda zikredilen senedi gönderme emri verdiği iddia ediliyor. İran medyasında Türkiye’den sonra şimdi de Zencani’nin TACİKİSTAN Merkez Bankası üzerinden yaptığı birtakım kirli işler gündemde. Türkiye gibi TACİKİSTAN’ın da gündeme gelmesi elbette tesadüfi değil. Zira TACİKİSTAN’ın çalışkan gayretli cumhurbaşkanı İmamali Rahman, İran’ın hazzetmediği liderlerden birisidir. Çünkü ülkesinde İran’ın siyasi, politik, kültürel ve iktisadi nüfuzuna izin vermemektedir. İran, şimdi TACİKİSTAN halkı nezdinde onu yıpratmak istemektedir.

Zencani üzerinden uluslararası ambargoları delen İran, şimdi Zencani piyonunu oyun dışına atarak kendi dahilî ve haricî muhaliflerini tasfiye etmek istiyor. İran, bölgede en büyük siyasi muhalifi olan Türkiye onun başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bununla birlikte başbakanın çevresinde bulunan İran sempatizanlarının bazı telkin yanlış yönlendirmeleriyle Hizmet Hareketi’ni AK Parti’nin en büyük rakibi alternatifi karalamasıyla bitirmeye çalışmaktadır. Zencani, İran ambargolarını İslam’ın sempatik yüzü olan Malezya üzerinden de delmiştir. Yakında aynı şeyler Malezya’da da konuşulacaktır.

Bu durum İran için daha önce denenmiş başarılı olmuş bir oyundur. Zira 12 yıl önce aynı Komplo ile oynanmıştı fakat o günlerde Zencani ve Reza Zarrab’ın yerinde Şehram Cezayiri, Fazıl Heddad ve Murteza Refikdust vardı. Bütün bunlardan yola çıkarak şunları söylememiz gerekir. Humeyni’den bu yana İran’ın asli hedefleri arasında; İslam dünyasının başı olmak, Fars dünyasının (Afganistan, TACİKİSTAN vd.) sahibi olmak, Şii dünyasının rehberi olmak (Irak, Lübnan, Suriye, Azerbaycan, Bahreyn, Kuveyt) bölgenin iktisadi lideri olmak vardı. Kurduğu yeni oyunla bu hedeflerine doğru yürümekte ve önündeki problemleri de derin Acem oyunlarıyla bertaraf etmeye çalışmaktadır.

İran kılıfına uydurarak, Birleşmiş Milletler ambargosunu Türkiye’de Halkbank, TACİKİSTAN’da Merkez Bankası, Malezya’da bizzat Zencani’nin sahibi olduğu First Islamic Bank aracılığı ile delmiş gözükmektedir. İran’da ise bu ambargoları delen devlete ait bir kurum gözükmemektedir, tek suçlu şahsen Zencani’dir. Türkiye’de Başbakan Erdoğan, TACİKİSTAN’da Cumhurbaşkanı İmameli Rahman, Malezya’da First Islamic Bank’ın kuruluşuna yardımda bulunan Malezyalı bürokratlar varken İran devleti işin içinde yok gibi. Özellikle, Erdoğan İmameli Rahman’ın yolsuzluk rüşvetle mücadele siyaset söylemlerini boşa çıkaran bu oyun, İran’ın akıl almaz bir siyasetidir. Ruhani’nin dünyaya göz kırpan yumuşak üslubu riyakârane davranışları tesadüfi değil. Yeni işbaşına gelen Ruhani hükümeti, mecliste çoğunluğu bulunduran Ahmedinejad taraftarlarını da Zencani vasıtasıyla bastırmak isteyecektir. Zira iddialara göre onlar da Zencani’den çeşitli zamanlarda mühim miktarlarda rüşvet almış yolsuzluklarına göz yummuşlardır

1 Ocak 2014 Çarşamba

" HERŞEYİ SÖYLİCEM ALLAHA " Diyor Bu Küçük Yüreği Büyük Mert Adam

Her şeyi Söyliyecem ALLAHA 


" HERŞEYİ SÖYLİCEM ALLAHA " Diyor Bu Küçük Mert Adam


SAHİPSİZ BIRAKAN BU ÜMMETİN yabancılara aşık uşakların KAPAK olsun.. Mezarda Elbet hepimizi zor hesap bekliyor.

Sormak gerek Ak parti!yi ve destekleyenlere değermiydi bu kadar laf alıp vermeye, bu kadar acı çeken yavruları unutmaya değermiydi?.

Soruyorum Başbakan Erdoğana kendisine bu kadar linç girişiminde bulunanların tabiri caizse alırsın kellesini edebiyyen susarlar. Bir gece kıvrıkoğluna ne yapacaksın resti gibi nasıl ordu da paşalara 4,5 saatte tüm yönetimin değiştiyse, Hukuktaki paşaları da değiştirebilirsin. Taviz yok. Osmanlıyı yıkarken ecdada taviz verildi mi?

Peki bir gecede dilimizi dinimizi namusumuzu değiştirenlere bunca yıl kim ne dedi. Ses çıkarak bir yana kuzuydu bunlar, hatta dinin silindiği günü bayram olarak coşkuyla yaşadılar. O günün babaları gibi şimdiki nesilde anca eleştirmeyi bilirler. Babaları da böyle idi halkın Kuranı elinden alındı. Allahın koyduğu Kanunlar değişti. Ezan değişti. Din değişti. Ahlak değişti. Dil değişti. Her şey İslamla alakalı ne varsa değişti. Karşı çıkanın kellesi gitti. Çıkmayanlar kuzu gibi güdüldüler. Şimdiki halkın babaları ve onların da oğulları menfaati neresi ise onun arkasında saf tutar oldular...

Çok eminim ki bugün cemaate karşı saf tutanlar yarın Başbakan Erdoğanın Kellesini isteyecekler. Artık soyumuz dün dündür, bugünde bugün diyen babaların aşılarıyla yaşayan halk denen toplumun elindedir.

Unutmalım ki, Süleyman Hilmi Tunahan k.s. .efendiyi hapishane de katleden ve  sonra çöplüye atan o CHP zihniyetini yine yıllarca Süleyman efendinin cemaati destekledi. Hiç biri hala Şeyhlerinin hesabını sormuş değil. Ne enteresandır ki Dersimde 60,000 kişiden fazlasını Katleden CHP zihniyetini yine Dersimliler destekledi. Kuzu olmuşuz Azizim Süt Kuzusu olmuşuz.!...

Başbakan Erdoğanın derhal kellesi alınması gerekenlerin Mustafa Kamal gibi yapıp almalı ve Suriye de Esada ve israil de Siyonizme Dur demelidir. İşte o gün Cennet ona İnşa Allah farz olacaktır. Yoksa hikaye sayın başbakanım hemide mahşerde hesabını veremeyeceğin cehennem hikayesi.

Az zaman kaldi, şu an kim varsa hepsinin itibarsızlaşmaya ve unutulmaya az zaman kaldı. Ya Mücahidlerin içinde olursunuz, ya da canla unutulursunuz.

27 Aralık 2013 Cuma

Cemaat Görevini Tamamladı AkPartiye Koşuyor.


Cemaat Görevini Tamamladı AkPartiye Koşuyor.

Cemaat Görevini Tamamladı AKPARTİ'ye Koşuyor.

Son günlerdeki şiddetli geçimsizliğinden şikayetle hükümetten boşanma kararı alan Cemaatin, oyuna geldiği son değerlendirme de ortaya çıkınca kendi içinde şiddetli müteala sonucunda aslında başından beri dediğimiz cemaatin içindeki kaplanların içerde Ak partiye yönelik linç ve karalama yaparak çizgilerinden dışarı çıkarak mevcut yapıyı zor duruma düşürdüler. Amaçları hükümete sert bir cevap verip cemaat adına rant edinen bir kaç mensuplarının yatırımlarını kollamaktı. Aslında kendi işlerinde bile tasvip etmedikleri kontrolsuz yapının son zamanda iyice CIA kontrolünde hareket etmesinden dolayı yanlış yönlendirildikleri farkındalığıyla son anda bu soğuk savaştan döndüler. 

Cemaat içinde çadır yanmış ve ateş çok farklı yönlere dağılıyordu. Kontrolden çıkmış kimin ne dediği anlaşılmaz olmuştu. Bu yüzden Fethullah Gülen Cemaatin başından çekilme kararı aldı. Mevcut yapının Profesyonel vakıf yönetimine devretmeyi ve genç yeni yüzlerin ANTİ SİYASİ hareketle yanlızca eğitim dalında kalarak eski bütünlüklerinde hareket etme kararı alındı. Diğer tüm faaliyetlerinde ferdileşmeyi ve sorumlulukların tamamen kendi yönetim kadrolarında bırakarak onlardan el etek çekme kararı ve Yanlızca eğitimde yeni bir yönetimle hareket kararı alınmasında Fethullah Gülen'in tamamen cemaatin başından çekilme kararından dolayıdır.

Tasfiye 6 aylık bir dönemde hızlandırılış bir şekilde ve içlerinde yabancı devletlerin şikayet ettiği CIA Ajanı var denilen tüm unsurlardan arındırarak az ve öz bir yapıyla Vakıf yönetimine devir kararıyla cemaat as olan düşünce yapısına en yakın siyasi parti AK Parti ye kaynaşma hızlandırılarak adeta eskisinden daha verimli halde koşarak aynı saflarda bütünleşmiş olacaklardır...

Yakın günlerde oluşacak değişiklerle bu daha net hayatımıza yansıyacağı ve Müslümanların böyle birlikte hareketinden dolayı ALLAH'ın rızasında İslam alemini mutlu edecektir. İslam alemi daha da güçlenerek global savaşa başarılı ve hedefine ulaşmakta fitneden etkilenmeden insanlığa faydalı olacaktır. Eskiden soğuk savaş derlerdi şimdi ise Buz savaşı oldu fakat fırıncının bilgi ateşinin tam göbeğinde..

Hayırlı olsun, Rabbim İslam Alemine ve tüm insanlığa Ümmeti Muhammede Rahmeti, Merhameti, lütfuyla ıslah edip, Peygamber efendimizin övündüğü kullardan olmamızı nasip etsin... Amin

9 Aralık 2013 Pazartesi

Kripto günlüğü adlı sayfamızda



Kripto günlüğü adlı sayfamızda facenin ve sosyal medyanın içerikleri ile alakalı paylaşımları filtre ederek yayınladığımız sayfamızdır. Bu sayfada her türlü hayata dair paylaşımlar olduğu gibi çerik olarak haber, technology, art sanat, politika, siyaset, düşünce, din, dünya görüşü, farklılıklar, magazin, kişilerin paylaşımlarından derlenen bir sayfadır. Şimdi bu sayfayı diğer sosyal ortamlara taşıyarak daha yaygın bir hale getirmek istedik.

Bundan böyle bu yayında sayfamızdan saeçmeler ve daha farklı bakış açılarıyla yansımalar göreceğiz. Faydalı olması dileklerimle